🔮 Yoğun Bakımdaki Hasta Neden Şişer
2cJXtt. 13. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi’nde, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Yoğun Bakım Bilim Dalı öğretim üyesi Dr. Ramazan COŞKUN’un tarafından sunulan bu değerli çalışmayı meslektaşlarımın dikkatine sunmak istiyorum. Çok faydalanacağınızı düşünüyorum Hastalık veya travma sonucu yaşam fonksiyonları ileri derecede bozulmuş olan veya her an bozulma riski taşıyan hasta kritik hasta olarak tanımlanır. Kalp krizi, ritm bozuklukları, organ yetmezlikleri, beyin kanamaları, zehirlenmeler, ciddi solunum yetmezlikleri, ağır travmalar ve büyük ameliyatlar sonrası derlenme döneminde yakın gözlem gerektiren durumlarda hastalar yoğun bakımda takip edilmesi gereken temel hasta gruplarıdır. Kritik hastalarda, solunum ve dolaşım gibi yaşamsal fonksiyonların gelişmiş cihazlar ve modern tedavi yöntemleri ile desteklenmesi gerekmektedir. Destek ihtiyacı olmayan ama genel durumu her an bozulabilecek kritik hastalar içinse sürekli olarak yakın gözetim altında tutularak gerekli müdahalelerin vakit kaybetmeden yapılabilmesi sağlanmalıdır. Kritik hastaların erken tanınması bu hastaların erken dönemde tanınması ve gerektiğinde yoğun bakım ünitesine yönlendirilmesi son derece önemlidir. Kritik hastada akut inflamatuar bir süreç başlamıştır. Bu süreç hızla tanınmalı ve önü alınmalıdır aksi takdirde inflamatuar süreç önü alınamaz bir evreye girecektir. Gittikçe artan sayıda bilimsel çalışmalar göstermektedir ki servislerde çalışan doktor ve hemşireler erken işaretleri tanıyamamaktadır. Sonuç ola-rakta ani kardiyak arrestlerin ve yoğun bakıma yatışların sayısında artışlar olmaktadır. Bu da hiç kuşkusuz ki mor-taliteyi artıracaktır. Erken uyarı işaretlerinin neler olduğu va nasıl algılanacağı karmaşık cevapları olan sorulardır. Bir yoğun bakımda prospektif olarak yapılan bir çalışmaya göre bu yönde bir çabanın servislerde oldukça yetersiz olduğunu ortaya koymuştur 1. Bu çalışmaya alınan sağlık çalışanları hastaların % 36 sının yoğun bakıma olması gerekenden daha geç alındığını kabul etmişlerdir. Yetersiz değerlendirmenin nedenleri de organizasyon yetersizliği, bilgi eksikliği, aciliyetin anlaşılamaması, supervizyonun yetersiz oluşu, personel ve araç-gereç yetersizliği ve yorgunluk olarak belirtilmiştir 1. Yetersiz bakımın nedenleri arasında aşırı hemşire iş yükü, bakımın devamlılığında çok sık şift değişiklikleri nedeni ile aksama ve iletişim ek-sikliğininde rol oynadığı bildirilmiştir 2. Yoğun bakıma yatan hastalardan ölenlerin % 25 i servise çıktıktan sonra kaybedilmektedir ve bu hastaların büyük bir çoğunluğu yan etkilere veya tıbbi hatalara maruz kalmışlardır 3. Bu durum hastaların yoğun bakıma alınmasında sorunlar olmakla birlikte yoğun bakımdan çıkarılan hastalarda da bir zamanlama sorunu olabilceğini düşündürmektedir. Yoğun bakıma yeniden yatış oranları % 7 civarında bildirilmiştir. Bu yeniden yatışların çoğu da gündüz değil gece olmaktadır. Solunum ve kardiyak nedenler yeniden yoğun bakım yatışının en sık nedenleridir. Hastaların durumlarının bozulduğunun geç fark edildiğinin anlaşılması üzerine erken uyarı işaretleri neler olabilir bunlar hakkında düşünülmüş ve çalışmalara yapılmıştır. Bir takım parametreleri kullanarak hastanın kötüleştiğini gösteren modeller geliştirilmiştir. İngiltere de sağlık bakanlığı bu modellerin kullanımını hastanelere önermiştir. 1998 yılında yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre bir acil müdahale ekibinin kurulması ve bu ekibin çağrılması için gerekli olan şartlar belirtilmiştir 1. Acil müdahale ekibinin çağrılması için hava yolunun korunup korunamadığı, solunum sayısı, kan basıncı ve Glasgow koma skalasındaki değişikliklere dayanan bir skorlama sistemi önerilmiştir 1. Servisten yoğun bakıma alınan hastaların yoğun bakıma gitmeden önceki 24 saatleri incelendiğinde solunum sayısındaki artışın en önemli farklılık olduğunu ve bu hastalarda oksijen saturasyonu ve kan gazı takibinin yapılması gerektiği halde yapılmadığını ortaya durumun en önemli nedenleri olarak hastaya yoğun bakımda yatak bulunamaması, hasta devirlerinin yetersiz olması ve tecrübe düzeyi yetersiz sağlık çalışanları gösterilmiştir 4. Başka bir çalışmada ise solunum sayısı, kalp hızı ve arterial oksijen saturasyonundaki değişimin yoğun bakıma olacak ihtiyacı belirlemede oldukça etkin parametreler olduğu ortaya konmuştur 5. Yine bu çalışmada solunum sayısı ve kalp hızı yoğun bakım gereksinimi olmadan önceki 8 saatte durumun kötüleştiğini gösterebilirken arterial oksijen saturasonu 48 saat takip edilir ise yardımcı olabilmektedir. Gordon ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada ise so-lunumsal ve kardiyovasküler sorunlarla birlikte idrar miktarında azalma, solunumsal ve kardiyovasküler sorunlarla birlikte bilinç durumunda kötüleşme, solunum sayısında artış ve idrar miktarında azalma, yalnızca solunum sorunu ve kardiyovasküler sorun olması şeklindeki kombinasyonların hepsinin servis hastalarında ölümün anlamlı habercileri olduğunu ortaya koymuşlardır 6 Bu çalışmaların sonucunda serviste yatan ve giderek durumu kötüleşen kritik hastaların tanınması için çeşitli skorlama sistemleri ortaya konmuştur. Bu skorlama sistemleri MET medical emercency team kriterleri, PART Patient at risk team kriterleri, ALERT Acute Life-threatening Early Recognition and Treatment kriterleri, EWS early warning scores kriterleri en bilinenleridir. Bu skorlama sistemlerin hepside hastanın fizyolojik değişimleri üzerine odaklanmaktadır. Bu skorlamaların hangisinin daha iyi olduğu hatta kullanılan parametrelerin sensitivite ve spesifiteleri henüz açık değildir ancak hepimizin hemfikir olduğu şey servis hastalarından durumu kritikleşenlerin önemli bir bölümünün geç fark edildiği ve bunun sağ kalımı etkileyeceğidir. KAYNAKLAR McQuillan P, Pilkington S, Allan A, Taylor B, Short A, Morgan G, Nielsen M, Barrett D, Smith G. 1998. Confidential inquiry into quality of care before admission to intensive care. British Medical Journal; 316 1153-1858. Goldhill D. 2001. The critically ill following your MEWS Editorial. Quarterly Journal of Medicine; 94 507-510. Goldhill DR, McNarry AF, Manderloot G, McGinley A. 2005. A physiologically-based early warning score forward patients the association between score and outcome. Anaesthesia; 60 547-553. Goldhill White & Sumner A. 1999a Physiological values and procedures in the 24 h before ICU admission from the ward. Anaesthesia 54, 529-534. Cuthbertson BH, Boroujerdi M,McKie L, Aucott L, Prescott G. Can physiological variables and early warning scoring systems allow early recognition of the deteriorating surgical patient? Crit Care Med 2007; 35402-409. Combinations of early signs of critical illness predict in-hospital death—The SOCCER Study signs of critical conditions and emergency Responses. Harrison GA, Jacques T, McLaws ML, Kilborn G. Resuscitation, 2006 Dec;713327-34.
Ödem vücutta sıvı birikmesidir ve yaygın karşılaşılan bir sorundur. Şişlik ayaklarda, bacaklarda, ellerde, parmaklarda yüzük çıkarılamaz ve göz kapakları etrafında fark edilir. Hemen akla böbrek hastalığı gelir. Akciğerlerde su birikebilir. Ciddi bir hastalığın belirtisi olabilir. Ödeme yol açan hastalıklar 6 başlık altında incelenebilir hastalıkları hastalıkları hastalıkları hastalıklar tıkanmaları hastalıklardır. Böbrek hastalıklarında idrarın renginde koyulaşma, yüksek tansiyon izlenebilir. Karaciğer hastalıklarında sarılık öyküsü olabilir. Kalp hastalıklarında hasta sırtüstü yatamaz, nefes darlığı vardır. Gece tek yastıkta yatarsa nefes darlığı olur. Hasta merdiven çıkamaz, en küçük hareketle bile nefes darlığı izlenebilir. Tiroid bezinin az veya fazla çalışmasında, böbrek üstü bezi hastalıklarında ödem olabilir. Böbrek, karaciğer, kalp ve hormonal hastalıklarda şişlik genellikle yaygın ve çift taraflıdır. Damar hastalıklarında ise şişlik tek taraflı olabilir ve tutulan damarın yerine göre değişir; örneğin sağ bacak damarlarında problem varsa şişlik sadece sağ bacaktadır. Ödemi olan hastalarda öncelikle bu hastalıklar araştırılır. Bu amaçla çeşitli laboratuvar incelemeleri gereklidir. Bazı durumlarda ödeme yol açan bir hastalık saptanamaz. Bu durum idiyopatik nedeni bilinmeyen ödem olarak isimlendirilir. İdiyopatik ödem genellikle genç-orta yaşlı bayanlarda görülür. Adından da anlaşıldığı gibi nedeni belli değildir ancak gerginlik, fazla kilo, karbonhidrat tüketimi, bol tuzlu diyet gibi nedenler ödeme yol açabilir. İdiyopatik ödem tanısı, ödem yapan diğer hastalıkların ekarte edilmesi ile konur. Ödem tedavisine başlamadan önce ödeme yol açan hastalık araştırılır ve tedavi altta yatan hastalığa göre planlanır. Ödemli hastaların önemli bir kısmında tedavinin ilk şartı tuz kısıtlamasıdır. İdrar söktürücü ilaçlar şişlikleri azaltabilir ancak bu ilaçlar kesinlikle doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Diğer konulara ulaşmak için tıklayın. Son 2 yılda 4 kitap yayınladım. ki Yaş Alıyorum Sağlıklı yaşamak, kilo vermek, kilo almamak, tansiyon ve böbrek hastası olmamak istiyorsanız. Daha ayrıntılı bilgi almak ve neden yazdığımı öğrenmek için tıklayın. ki Tansiyonum Çıktı Tansiyon hastası oldu iseniz. Daha ayrıntılı bilgi almak ve neden yazdığımı öğrenmek için tıklayın. Böbrekler Böbrek hastalıklarını öğrenmek istiyorsanız. Daha ayrıntılı bilgi almak ve neden yazdığımı öğrenmek için tıklayın. Kreatininim Yüksek Diyalizi Nasıl Önlerim Üre ve kreatinin değeriniz yüksekse yani böbrekleriniz az çalışıyorsa. Daha ayrıntılı bilgi almak ve neden yazdığımı öğrenmek için tıklayın. NOT Burada okuduklarınız genel bilgilerdir, doktorunuza danışmadan tedavide değişiklik yapılması sakıncalı olabilir. Her türlü yayın hakkı saklıdır© Bilimsel amaçlarla kaynak göstererek alıntı yapılabilir Daha ayrıntılı bilgi için
Orhan Coşkun Cevabı Karın şişkinliği genellikle bağırsakların çalışmasında bozukluk düzensizlik olmasına bağlıdır ve bunun da en sık nedeni İrritabl Bağırsak Sendromu veya Spastik Kolon denilen durumdur. Bu kişilerde bağırsak hareketlerinde düzensizlik vardır ve bunun sonucunda bağırsak çalışması bozulmuştur. Karnın sol üst kenarındaki bölgesinde gaz sıkışması oluşur ve böylece karın üst kısımlarında özellikle sol üst kısımda rahatsızlık, adale spazmı, şişkinlik, ağrı bıçak saplanır tarzda şikayetleri meydana gelir. Ayrıca çok yağlı gıda yendiğinde de mide boşalması gecikir ve kişiler şişkinlik ve rahatsızlık hissi duyabilirler. Yiyeceklerin hızlı ve iyi çiğnenmeden yenmesi, asitli içecekler, hareketsizlik de karında şişkinlik şikayetine neden olur. Divertikülit, İnflamatuar Bağırsak hastalığı ve bağırsak kanserlerinde de karında şişkinlik oluşur. Daha önce karın ameliyatı geçirmiş kişilerde oluşabilecek bağırsak yapışıklıkları da karında şişkinlik yapabilir. Yani gaz ve şişkinlik yakınmaları basit hazımsızlık nedeniyle olabileceği gibi, enzim eksiklikleri, iltihaplanmalar, yapışıklık, kanser gibi değişik birçok rahatsızlıktan da meydana gelebilir. Bu nedenle bu tip yakınması olanlar, eğer yakınmaları sürekliyse mutlaka bir doktora başvurmalı, tanı ve tedavilerinin doğru bir şekilde yapılması sağlanmalıdır. Yutulan havayı azaltmak için yemekleri küçük lokmalar halinde ve yavaş yavaş yemeleri, dışkı hacmini artıracak posadan zengin gıdalar almaları gereklidir. Gaz yakınmaları diyet düzenlemesi ile geçmiyor ise antiasitler, sindirim enzimleri, karbon preperatları, barsak çalıştırıcı ilaçlar kullanılabilir. İdrar yolu enfeksiyonu kasık bölgesinde rahatsızlık, ağrı hissi, sürekli tuvalete gitme isteği gibi şikayetlere neden olur ancak şişkinliğinizle ilişkili olduğunu düşünmüyorum. Geçmiş olsun.
Adana’nın Kozan ilçesinde Devlet Hastanesi Covid-19 yoğun bakım servisinde buhar makinasındaki nemlenmeden kaynaklanan elektrik kaynaklı küçük çaplı yangın çıktı. Paniğe neden olan yangına hastane personeli ve itfaiye anında müdahale ederken tedbir amaçlı Covid-19 yoğun bakım servisi boşaltıldı. Toplamda 3 hastanın bulunduğu Covid-19 yoğun bakım servisindeki hastalardan biri yangından hafif çapta etkilenmesinin ardından Adana Yeni Şehir Hastanesi'ne sevk edilirken diğer iki hasta Kozan Devlet Hastanesindeki diğer Covid-19 yoğun bakım servisine taşındı. Çıkan yangının solum cihazındaki nemlenmeden kaynaklandığı ilk belirlemede tespit edilirken yangında 1 hasta küçük çaplı yanık nedeniyle hafif yaralandığı ve tedbir amacıyla Adana’ya sevk edildi. Adana’ya sevk edilen hastanın durumunun iyi olduğu öğrenilirken yoğun bakim ünitesindeki yangından dolayı kaynaklanan hasarın giderilerek yoğun bakım ünitesinin yarın sabahtan itibaren hizmete devam edeceği öğrenildi. Yangını duyan hasta yakınları panik içerisinde hastaneye gelerek yetkililerden bilgi almalarının ardından hastaneden ayrıldılar. Kaynak İHA
Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, yeni tip Koronavirüs salgında yoğun bakımdaki hastaların sayısındaki artışa dikkat çekti. Ergin,”Türkiye yoğun bakımdaki hasta sayısında neredeyse üç ay geriye gitmiş bulunuyor” değerlendirmesinde bulundu. Sağlık Bakanlığı’nın veri akışında yoğun bakımdaki hastalara değinmediğini hatırlatan Ergin, “Yoğun bakımdaki hasta sayısı neden açıklanmıyor?” diye sordu. Ergin,“Temmuz ayının ikinci haftasından sonra yoğun bakımdaki hasta sayısı ile yeni vakaları gösteren eğriler arasındaki makasın giderek açılmaya başladığını görüyoruz. Yoğun bakımdaki hastaların toplamı 28 Temmuz’da son zamanların en yüksek sayısı olan çıkmıştır. 28 Temmuz, aynı zamanda yoğun bakımdaki hasta sayısının –entübe edilenlerle birlikte- en son açıklandığı tarihtir. Bu noktada konuya karşılaştırmalı bir şekilde bakabilmek için bir saptama yapalım. Yoğun bakımdaki hasta sayısının çıktığı 28 Temmuz’un düzeyine en yakın rakamın kaydedildiği tarih hasta ile 6 Mayıs’tı. Bu açıdan baktığımızda, Türkiye yoğun bakımdaki hasta sayısında neredeyse üç ay geriye gitmiş bulunuyor” ifadesini kullandı. Ergin, "Hangi gerekçeyle düşünülmüş olursa olsun, daha önce paylaşılan verilerin birden kamuoyunun bilgi alanından çekilmesi ciddi bir tartışma yaratmış bulunuyor. Toplum sağlığını hayati bir şekilde ilgilendiren bir konuda bu ölçüde majör ve ani bir değişikliğe gidilmesinin kamuoyunda, meslek kuruluşlarında sorulara yol açması kaçınılmazdır. Farklı bir yönteme ihtiyaç duyulduğu takdirde, esas alınacak yeni göstergeler pekâlâ önceki göstergelerle birlikte paylaşılabilirdi." düşüncesini dile getirdi. Ergin, "Yapılan değişikliğin önemli bir sakıncası, yaklaşık dört aydır hastalığın seyrinin izlendiği temel bir kategoriye ilişkin verilerin birden kaybolmasının kamuoyunu hastalığın seyrinin bir bütünlük içinde değerlendirme imkânından yoksun bırakacak olmasıdır. Böyle bir ihtiyaç varsa bu baştan düşünülmeliydi. Ayrıca, bu değişikliğin yoğun bakım hastalarındaki artışın sürdüğü bir sırada yapılması insanların kaşlarının kalkmasına yol açmıştır. COVID-19 ile mücadelede başarının temel unsurlardan biri güven meselesidir. Sağlık Bakanlığı, bu tartışmaları önlemek açısından yoğun bakıma ilişkin verileri hiç olmazsa internet sitesine koyduğu günlük raporlar içinde pekâlâ paylaşabilir. Buna engel bir durum olmaması gerekir." görüşünü savundu. Yazının devamı için tıklayın
yoğun bakımdaki hasta neden şişer