🍾 Kuranı Kerimde Allah In Varlığı Ile Ilgili Ayetler

Allahın İnsanlara Yakınlığı Kur’anı Kerim de sure ayetlerin anlamları meali nedir? Bakara Suresi 186. Ayet Meali Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. FeyzülFurkan Tefsirli Kuranı Kerim ve tefsirli Meali, İnce Kapak Büyük Boy, türkçe Meal , Arapça Metin ve türkçe tefsirli Meal, Server iletişim yayıncılık, FUŞYA Anasayfa Sipariş Takibi İmamSadık (a.s)’ın şöyle dediği nakledilmiştir: “Kim A’raf Sûresi’ni her ay okursa, kıyamette kendilerine ne bir korku, ne de üzüntü olan kimselerden olur. Kim de her hafta okursa, kıyamette hesaba çekilmeyecek kimselerden olur.” (bk. Ayyaşî Tefsiri)Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla1. Elif, Lâm, Mîm, Sâd. Kur'ân-ı Kerîm ayrıca başlıca şu konuları kapsar: 1. İtikad. Başta Allah'a iman olmak üzere peygamberlere, meleklere, ki­taplara, kazâ ve kadere, âhirete ait önemli konular ve inançla ilgili çeşitli meseleler, Kur'an'ın kapsadığı konuların başında gelir. Kur’an-ı Kerim’de bir peygamber olarak Hz.Muhammed (asm) ile ilgili sayılan başlıca özellikler; Allah’ın elçisi, son peygamber, evrensel peygamber, âlemlere rahmet, yüce ahlâk sahibi ve güzel örnek oluşu özellikleridir. Allah Elçisi. Hz. Demekbir insan işi olamaz ancak her şeyin hakimi olan Allah’ın kelamı ve dinidir. Konu ile ilgili olduğu için Allah vardır bölümündeki 6. delilden bir kısmını buraya almak istedim. Aslında sadece bu kısmı yine gereğinden ötürü "Allah birdir ile beraber peygamberlik ve Kuran delilinede ekledim. Fakat ben Allah vardır Allah, kullarına, bir annenin çocuğuna olan şefkatinden daha merhametlidir.” (Hadis) “Allah, yüz rahmetinden, yeryüzüne bir tek rahmet indirdi ki bununla anne yavrusuna, yabani hayvanlar ve kuşlar da birbirlerine merhamet ederler. Kıyamet günü ise Allah, rahmetinin tamamı ile kullarına merhamet eder.” (Hadis) Hz. z9JwD2. Kur'an-ı Kerim'de dua ile ilgili ayetler geniş bir yer tutar. İki yüz kadar ayet doğrudan doğruya dua konusundadır. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'de "De ki; duanız kulluğunuz olmasa Rabbim size ne diye değer versin." buyurarak insanın ancak Allah'a olan bu yönelişiyle değer kazanabileceğini belirtir. Öyle ki Peygamber Efendimiz "Dua, ibadetin özüdür." olarak buyurur. Aynı sebeple en önemli ibadet olan namaz, dua salât kelimesiyle ifade edilir. Sizler için, Kur'an-ı Kerim'de geçen Allah'ın Müslümanlara öğrettiği duaları derledik. Giriş Tarihi 0930 Güncelleme Tarihi 0937 2 35 "Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin." Bakara Suresi, 127. ayet 3 35 "Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tövbemizi kabul et; zira tövbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin." Bakara Suresi, 128. ayet 4 35 "Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım." Bakara Suresi 67. ayet 5 35 "Ey Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru!" Bakara Suresi, 201. ayet Ehlader Araştırma Bölümü Oruç insanoğluna farz kılınmış yani yapılması zorunlu olan ibadetlerden bir tanesidir. Ramazan ayının rahmet ve bereket ayı olarak anılması bu manada çok isabetlidir. 364 günden daha hayırlı bir gün olan Kadir gecesi bu aydadır. O Kadir gecesi ki; Allahu Teala o geceye “Bin aydan daha hayırlıdır”‌ diyor. Bin aydan daha hayırlı olan bu gece de insanları kurtuluşa, felaha ulaştıran ve aydınlatan yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim bu ay da indirildi. Bu mahiyet de internet de detaylı bir anlatım mevcut değildi. Oruç kelimesinin geçtiği tüm ayetleri Arapça ve Türkçe meal olarak bir araya topladık… 13 Ayet-i Kerime'de oruç insanların üzerine farz kılınmış. Sağlımız yerinde ve mazeretimiz yoksa oruç mutlaka tutulmalıdır… Yâ eyyuhellezîne âmenû kutibe aleykumus sıyâmu kemâ kutibe alellezîne min kablikum leallekum tettekûntettekûne. "Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilerin üzerine yazıldığı farz kılındığı gibi sizin üzerinize de yazıldı farz kılındı. Umulur ki böylece siz takva sahibi olursunuz." BAKARA/183 * * * Eyyâmen ma'dûdâtma'dûdâtin, fe men kâne minkum marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uharuhara ve alellezîne yutîkûnehu fidyetun taâmu miskînmiskînin, fe men tatavvaa hayran fe huve hayrun lehlehu, ve en tesûmû hayrun lekum in kuntum ta'lemûnta'lemûne. "Farz kılınan oruç sayılı günlerdir. Fakat sizden kim hasta veya yolculukta olursa, o taktirde tutamadığı günlerin sayısı, diğer başka günlerden oruç tutarak tamamlanır. İhtiyarlıktan veya iyileşmesi umulmayan bir hastalıktan dolayı ona oruç tutmaya güç yetiremeyenlerin, bir yoksulu sabah, akşam doyuracak kadar bir fidye vermesi gerekir. Artık kim isteyerek gönülden bir hayır yaparsa orucunu veya fidyeyi artırırsa,işte o, kendisi için bir tutmak sizi için daha hayırlıdır, keşke bilseydiniz." BAKARA/184 * * * Şehru Ramadânellezî unzile fîhil kur'ânu huden lin nâsi ve beyyinâtin minel hudâ vel furkânfurkâni, fe men şehide minkumuş şehra fel yesumhyesumhu, ve men kâne marîdan ev alâ seferin fe iddetun min eyyâmin uharuhara yurîdullâhu bikumul yusra ve lâ yurîdu bikumul usra, ve li tukmilûl iddete ve li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum ve leallekum teşkurûnteşkurûne. "Ramazan ayı ki, insanlar için hidayete erdirici hidayete erme, Allah'a ulaşma vesilesi ve beyyineler açık deliller ve ispat vasıtaları ve Furkan hakkı bâtıldan ayırıcı olarak Kur'ân, Hüda tarafından onda o ayın içinde indirildi. Artık içinizden kim bu aya yetişir de ramazan ayını görüp şahit olursa o zaman onu, oruç tutarak geçirsin. Ve kim, hasta veya yolculukta olursa, o taktirde tutamadığı günlerin sayısı diğer günlerde oruç tutarak tamamlanır. Allah sizin için kolaylık diler, zorluk dilemez. Size bu kolaylık sayıyı tamamlamanız ve sizi hidayet erdirdiği şeye karşılık sizin de Allah'ı tekbir etmeniz yüceltmeniz içindir. Umulur ki böylece siz bütün bu kolaylıklara şükredersiniz." BAKARA/185 Bir önce ki ayette orucun hükmü ve felsefesi anlatıldıktan sonra, oruç hükmünün ağırlığını hafifletmek için bu ayet bir kaç hükmü daha gündeme getiriyor. Bu hükümleri şöyle özetleyebiliriz Sizler yıl boyunca veya önemli bir bölümünü oruç tutmakla yükümlenmediniz ve sadece sayılı günler oruç tutacaksınız. Hastalar, yaşlılar, gebe kadınlar, emziren kadınlar ve bunun gibi oruç tutamayan kimselerin orucunu yiyebilir, lakin karşılığında fidye veya keffaret ödemesi gerekir. Fidye miktarı her gün için aç bir insanı doyuracak kadardır. Lakin eğer biri bir kişinin yerine daha fazla insanı doyurmak isterse daha da iyidir. Yine yolculuk yapan insanlar da oruç hükmünden muaf tutulur, ancak Ramazan ayından sonra oruç tutmadığı günlere göre oruç tutması ve kazasını yerine getirmesi gerekir. Ayetin sonunda bir kez daha oruç tutmanın daha iyi olduğu ve bu ibadetin hayır ve sevabını bilen herkes keşke ben de oruç tutabilseydim diye arzu edeceğini vurguluyor. Bakara suresinde oruçla ilgili üçüncü ayette şöyle okumaktayız "Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır." Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir. Oruç hükmü ve felsefesi ve ne kadar süre ile oruç tutulacağı beyan edilen önceki ayetlerin devamında bu ayet oruç tutulacak özel günleri açıklarken şöyle buyurmakta O sayılı günler ramazan ayının günlerinden ibarettir ki özel imtiyazı söz konusudur. Ramazan ayı, yüce Allah'ın ayıdır ve başka aylarda olmayan faziletlere sahiptir. Gerçekte zaman ve mekan kavramları kendi başına hiç bir fazilet taşımaz ve bunlara imtiyaz ve fazilet kazandıran şeyler, o zaman veya mekanda yaşanan önemli hadiselerdir. Bu ayette yüce Allah ramazan ayının faziletini, bu ayda Kuran'ı Kerim'in nazil oluşu ile açıklıyor ve yine Kuran'ı Kerim'in bazı güzel sıfatlarını beyan ediyor. Kuran'ı Kerim hidayete erdirendir ve insanları doğru yola yönlendirir. Kuran'ı Kerim ayrıca hidayet işaretlerini içerir, yani insanları hidayete erdirmenin yanı sıra onlara hakkı batıldan ayırt etme gücü de kazandırır ve böylece yanlış yola saplarını engeller. Ayetin sonunda ise üç konuya işaret ederken yüce Allah'ın sizlerden bir kaç görevi yerine getirmenizi istemek için oruç hükümlerini beyan ettiğini buyurur. İlkin oruç tuttuğunuz günleri tamamlayın ve eğer hastalık veya yolculuk gibi sebeplerden ötürü eksik gününüz varsa, daha sonraki günlerde tamamlayın. İkincisi, yüce Allah'ı erdirdiği hidayeti için tekbir edin. Bu hatırlatma belki de Ramazan ayı bayramı namazında zikredilen tekbirlere işaret etmektedir. Ve son olarak yüce Allah'a, sizlere bu hükümleri açıkladığı için şükredin ve bu nimetten yararlanın. Allah’ın varlığı ve birliği ile ilgili ayet ve hadisler nelerdir? Allah’ın varlığının aklî delilleri nelerdir? Kur’an’da Allah’ın varlığına dair deliller nelerdir? Allah’ın varlığı konusuna temas eden hadisler...Allah inancı insanda fıtrî yaratılıştan olduğu için, insan çevreden olumsuz bir şekilde etkilenmiş olsa bile, Allah’ın varlığını ve birliğini kabullenmesi gerekir. Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de Allah Teâlâ’dan bahseden ayetlerin çoğu O’nun varlığını ve birliğini bildirir. Tevhid inancı yani Allah’ın ortağı ve benzeri olmadığı vurgulanır. Kur’an’da Allah’ın varlığı konusu, insan için bilinmesi tabii, zorunlu ve apaçık bir gerçek olarak kabul edilmiştir. Fıtratı bozulmamış bir insanın normal olarak Yaratanını bulacağı ifade edilmiştir. Ancak her toplumda çeşitli sebeplerle Allah’a inanmayanlar veya şüpheleri olanlar bulunabilir. İşte böyleleri için Allah’ın varlığının aklen ispat edilmesi gerekir. Bu da öncelikle Allah’ın varlığının ve birliğinin akli delillerinin öğrenilmesi ile mümkün olur. Ayrıca Kur’an ayetleri ve hadisler bu akli deliller için zengin bir kaynak oluştururlar. İslam akaidine göre Allah birdir ve tektir. Bu bir oluş, sayı yönüyle bir birlik değildir. Çünkü sayı bölünebilir ve katlanabilir. Allah böyle olmaktan münezzehtir. O’nun bir oluşu, zatında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde; Rab oluşunda ve hakimiyetinde yegane oluşundan, eşi ve benzeri olmayışındandır. İhlas sûresinde Allah’ın bir olduğu, hiçbir şeye muhtaç olmadığı, doğurmadığı ve doğrulmadığı, O’nun hiçbir denginin bulunmadığı ifade edilmiştir Kâfirûn süresinde de ibadetin ancak Allah’a yapılacağı, kâfirlerin taptıklarına önceden tapmadığı gibi, sonra da tapmayacağı açıkça bildirilir. Kur’an-ı Kerim’in pek çok sûresinde de Allah’ın birliği anlatılır ve eşi ve benzerinin bulunmadığı vurgulanır “Allah evlat edinmemiştir. O’nunla beraber hiçbir ilah da yoktur. Aksi taktirde her ilah kendi yarattığını sevk ve idare ederdi. Ve mutlaka onlardan biri diğerine üstünlük sağlardı. Allah onların yakıştırdıkları şeylerden münezzehtir.”[1] “ Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka İlahlar bulunsaydı, yer ve gök kesinlikle bozulup gitmişti...”[2] Kainattaki düzen Allah’ın birliğinin en açık delilidir. Çoğunluğu Mekke’de nazil olan Kur’an ayetlerinin bir kısmı doğrudan tevhidi anlatır. Allah’ın birliğini ikrar etmek ve her çeşit ortağı O’ndan uzak tutmakla gerçekleşen tevhid, İslam dininin en önemli özelliğidir. Her türlü beşeri sıfatlardan uzak bir Allah inancı, İslâm’ı hem cahiliyye putperestliğinden hem Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi dinlerin sonradan bozulmaya uğramış şekillerinden, hem de diğer batıl dinlerden ayırır. I. ALLAH’IN VARLIĞININ AKLÎ DELİLLERİ Bir kısım İslam alimlerine göre insandaki yüce bir yaratıcıya inanma ihtiyacı, yaratılıştan olduğu için Allah’ın varlığına dair dışarıdan deliller aramaya, hatta mantıkî ve aklî deliller sunmaya ihtiyaç yoktur. Fıtratı bozulmamış olan, ruhu hastalanmamış her insan Allah’ın var ve bir olduğunu bilir ve anlar. Yoksa Allah’ın varlığına dair deliller sadece insanı uyarmak ve içindeki şuurunu artırmak içindir. Nasıl ki, mıknatıs ile demir birbirine yaklaşınca mıknatıs demiri çeker. Çünkü bu onun yaratılışında gizlenmiştir. İşte insan da yaratılış özelliği fıtratı bozulmadıkça aklı ve vicdanı yardımıyla Yaratınını bulacaktır. Çünkü insan, kendi iç dünyasına ve dış dünyada Allah’ın varlığını ispat eden şeylere bakarak, Allah’ın varlığını bunlardan anlayabilecek özellikte yaratılmıştır. Zira insanın kendi yaratılışı da bizzat Allah’ın varlığının açık bir delilidir. İslam bilginlerinin çoğuna göre insan, kendi varlığı ve kainat üzerinde tefekkür ederek Allah’ın varlığına dair deillere ulaşabilecek akla ve şuura sahiptir. “O’nu gözler idrak edemez. Fakat O, gözleri idrak eder.”[3] ayeti, Allah’ın duyularla doğrudan doğruya idrak edilemeyeceğini ortaya koymaktadır. Fakat duyular, asıl Allah’ı tanıyacak olan akla ve kalbe malzeme temin ederler. Bu malzeme de yaratılmış olan her şeydir, kainatın ahenk ve düzenidir. İnsan aklı ile bu işaret ve delillerden hareketle Yaratıcıyı bulmaya çalışır. Bir ayette “İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz ki, Allah’ın, gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun...”[4] buyrulmuştur. Alimlerin hem dış dünyanın gözlemlenmesi, hem de bizzat insanın kendi yaratılışının incelenmesi sonucu ortaya koydukları Allah’ın varlığını ispat eden deliller şunlardır 1- Fıtrat Delili Yaratılışı bozulmamış ve acziyetinin farkında olan her insan, sonsuz kudret sahibi bir yaratıcıyı kabul eder. Allah’ın varlığına inanmak insanda tabii bir duygu ve şuur halidir. İnsandaki Allah şuurunun oluşumu fıtri olduğundan sağlıklı her insanda doğuştan vardır. Bu fıtrat duygusuyla Allah’a inanmaya Kur’an şöyle davet eder “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.”[5] “İnsana bir zarar geldiği zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak o zararın giderilmesi için bize dua eder. Fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçip gider...”[6] 2- Hudûs Delili Kelam bilginlerinin meşhur bir delilidir. Âlemin ve ondaki varlıkların sonradan var olduğu gerçeğinden hareketle âlemin bir var ediciye bir yaratıcıya muhtaç olduğu, bu düşünceden hareketle de Allah’ın varlığını ispatlayan bir delildir. Çünkü bu kainatta her varlık, sonradan meydana gelmiştir ve var olmayı da kendi istememiştir. Onların bir zaman ve mekanda var olmasını isteyen bir var edici yaratıcı olmalıdır. O da Allah’tır. “İnsan düşünmezmi ki, daha önce o hiçbir şey olmadığı hâlde biz kendisini yaratmışızdır.”[7] ayeti hudûs delilinin anafikrini ifade eder. 3- İmkân Delili Bu delil daha çok İslam âlimlerinin, alemin vacip’’ varlığı zorunlu değil, mümkin’’ varlığı da yokluğu da mümkün bir varlık olduğu ve var olmak için bir sebebe ihtiyaç duyduğu esasından hareketle Allah’ın varlığını ispat ettikleri bir delildir. “Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar ?”[8] ayeti, imkan deliline bir örnektir. 4- Nizam Delili Bu delil ile, tabiatta cereyan eden olaylarda duyularla idrak edilebilen büyük ahenge ve şaşmaz düzene bakılarak, alemdeki bu düzenin, her şeyi bilen ve her şeye güç yetiren bir yaratıcının eseri olduğu ifade edilir. Bu delile gaye, hikmet, itkan ve inayet delili adı da verilir. “İnsanlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı ?”[9] ayetlerinde nizam delilinden misaller bulmak mümkündür. Nizam delili aynı zamanda Allah’ın eşinin, denginin, benzerinin olmadığı, O’nun tek olduğunu tevhid da gösterir. “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka İlahlar bulunsaydı, yer ve gök kesinlikle bozulup gitmişti...”[10] Allah’ın Varlığına Dair Akli Delillere Örnekler Günümüzde Allah’ın varlığına dair ileri sürülen deliller, genellikle materyalizmin tesadüf iddiasının ve evrimciliğin[11] reddedilmesini hedef almaktadır. Mantık kuralları içinde kalmak şartıyla kâinatın var oluşunda göz önünde bulundurulabilecek üç ihtimal vardır Kâinat kendiliğinden var olmuş, kendi kendisini yokluktan varlığa çıkarmıştır. Kainat tesadüfen meydana gelmiştir. Bu kainatı yaratan ve ondaki düzeni sağlayan bir yaratıcı vardır. O da Allah’tır. Bizim ispatlamak istediğimiz ihtimal üçüncüsüdür. Ancak ilk iki ihtimalin yanlışlığını ortaya koymamız gerekir. 1- Birinci İhtimal Kâinatın oluşumunda böyle bir ihtimalden söz etmek, mantık dışıdır. Çünkü, sebep-sonuç kanununa göre, her sonucun bir sebebi, her eserin bir müessiri her yaratılanın bir yaratıcısı vardır. Kâinat da var olduğuna göre, onu da var eden bir sebep vardır. Kainatın kendi kendine var olması, ressam olmadan çok güzel bir tablonun kendiliğinden ortaya çıkması, işci ve ustalar olmaksızın binanın kendi kendine ortaya çıkmış olması gibi, aklın ve mantığın kabul edemeyeceği bir düşünce biçimidir. Şair Necip Fazıl bu gerçeği şöyle ifade eder Yön yön sarılmışım ne yana baksam, Sarılan olur da saran olmaz mı? Kim bu yüzü çizen sanatkâr ressam; Geçip de aynaya soran olmaz mı? Yine bir başka şair de durumu şöyle özetler Olduysa yok iken bu mekân kendi kendine, Ey usta yükselirdi şu han kendi kendine!.. Damlarda diktiğin bacalar söylüyor sana, Nâr[12] olmadan tüter mi duman kendi kendine?.. Bir kez bıraksa hâline ya bağı bahçıvan, Buğdaydan ayrılır mı saman kendi kendine? Devrânı döndüren yüce bir kudret olmasa, Hiç şaşmadan döner mi cihan kendi kendine?.. Kainatın var olmak için bir başka sebebe ihtiyaç duymadığı ihtimalinin ne kadar çürük ve mantık dışı olduğunu, Kur’an-ı Kerim şu ayette bildirir “Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattı? Hayır! Onlar bir türlü anlayıp inanmazlar”[13] 2- İkinci İhtimal Kainatın tesadüfen meydana gelmesi ihtimali de en az birincisi kadar akıl ve mantık dışıdır. Çünkü yeryüzünü, insanları, hayvanları, bitkileri ve diğer varlıkları meydana getiren şeyin tesadüf olması mümkün değildir. Milyonlarca seneden beri, bir milimetre bile sapmadığı yörüngesinde dünyayı döndüren bir irade vardır. Çok büyük olmalarına rağmen güneşi ve gezegenleri bir yörünge üzerinde birbirleriyle çarpışmadan, dehşet verici bir süratle hareket ettiren şeyin tesadüf olmasını hangi akıl kabul edebilir? Onlarca trilyon hücreden oluşan insanın bedenin organların harika bir şekilde çalışması ve bunlar arasındaki irtibat, düzen ve ahengin tesadüfe bağlanması elbette mümkün değildir. Kur’an-ı Kerim tesadüfü reddederken, yaratılış hakikatini insanlığın idrakine şöyle sunar “Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar, üzüm bağları, ekinler bir kökten ve çeşitli köklerden dallanmış hurma ağaçları vardır. Bunların hepsi bir su ile sulanır. Böyle iken yemişlerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılarız. İşte bunlarda akıllarını kullanan bir toplum için ibretler vardır.”[14] 3- Üçüncü İhtimal İlk iki ihtimalin yanlışlığı ortaya konulunca artık akıl için üçüncü ihtimali kabullenmekten başka çıkar yol yoktur. O da, bu kainatı yaratan ve ondaki düzeni sağlayan sonsuz ilim ve kudret sahibi bir Yaratıcının var olmasıdır yani O’nun varlığına inanmaktır. Bu yaratıcı da yüce Allah’tır. Bir ayette şöyle buyrulur “ ... Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? ..”[15] Akaid ve kelam âlimleri, alemin yaratıcısı olan Yüce Allah’ın birliğini ispatlamak için de çeşitli deliller kullanmışlardır. Bu delillerden biri şudur Bir an, sonsuz irade ve kudrete sahip iki ilâhın tanrının var olduğu düşünelim. Bu iki ilah kainatı yaratma konusunda aralarında; ya anlaşacaklar, ya da anlaşmazlığa düşeceklerdir. Eğer anlaşmazlarsa, iki sonsuz irade ve kudret arasında çatışma meydana gelir. Kainatı ikisi de kendisi yaratmak isteyeceğinden ikisi de yaratamaz dolayısıyla, o zaman da alem oluşmaz veya iki tane kainat oluşması gerekirdi. Halbuki şuan bir kainat vardır. Eğer bu iki ilah, aralarında anlaşmışlarsa, bu anlaşma, bir mecburiyet sonucu olur. Zira her ikisi de bazı isteklerinden vazgeçmek zorunda kalacak. Bu durumda her iki ilahın da bir yönüyle eksik iradeli veya aciz kalması söz konusudur. Her iki ilah da tam olarak kendi istediği gibi bir kainat yaratamayacaktır. Dolayısıyla iradesi eksik veya aciz bir varlığın ilah olması sözkonusu değildir. Çünkü ilah demek, sonzuz iradeye sahip dilediğini dilediği zaman yapacak sınırsız bir kuvvet ve kudrete sahip varlık demektir . İlah âciz olamaz. Bütün bu ihtimaller imkansız olunca, alemin yaratıcısı olan tek bir yüce ilahın yani Allah’ın birliği de zorunlu olur. II. KUR’AN’DA ALLAH’IN VARLIĞINA DAİR DELİLLER Kur’an-ı Kerim, Allah’ın varlığını çok açık bir gerçek olarak bildirir “Ey insanlar! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Allah’tan başka size göklerden ve yerden rızık veren bir yaratıcı var mı? O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?” [16] Yine bir başka ayette de şöyle buyrulur “ ... Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe mi var? ..”[17] Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın varlığı, birliği ve yüce kudretinin delillerini seyredebilmek için insanın tefekkür etmesi gereken bazı gerçekler şöyle bildirilmiştir 1- Büyük bir kudret, ilim eseri olan insanın yaratılışı, onun akla durgunluk veren vücut yapısı, organları ve fonksiyonları dikkate alındığında, bunların Allah’ın yüce varlığına işaret ettikleri görülecektir. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de iki ayrı yerde şöyle buyrulmuştur “Andolsun biz insanı çamurdan bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargahda nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi embriyo alaka yaptık. Peşinden embriyoyu bir et haline getirdik. Bu bir parçacık eti kemiklere çevirdik, bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratılışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir.”[18] 2- Bozulması ve aksaması olmayan mükemmel bir tabiat düzeni içindeki yer yüzünün, dağlar ve denizler göklerin ve yerin birbiriyle ahenkli olarak kusursuz yaratılışı Allah’ın varlığının delilidir. Yeryüzünün mevsimden mevsime değişik şekillere bürünmesi, yeryüzünün insanın barınması için elverişli olması, yer küreyi koruyan atmosferin, yerde ve gökte bulunan herşeyin insan emrine verilmiş olması Allah’ın varlığını, engin ilim ve kudretini göstermektedir. Bu konudaki ayetlerden birinde şöyle buyrulur “Üstlerindeki göğe bakmazlar mı ki? Onu nasıl bina etmişiz ve nasıl donatmışız? Onda hiçbir çatlak da yok. Yeryüzünü de döşedik ve ona sabit dağlar koyduk. Orada gönül açan her türde bitkiler yetiştirdik. Allah’a yönelen her kula gönül gözünü açmak ve ibret vermek için bütün bunları yaptık.”[19] 3- Bütün canlıların ana maddesini oluşturan su, suyun müjdeleyicisi ve bulutların sevk edicisi olan rüzgar, insanların pek çok ihtiyaçlarını gideren ateş yaratılışı da Allah’ın varlığına işaret etmektedir. Bu tip ayetlere örnek olarak şunlar gösterilebilir “Gökten bereketli bir su indirdik. Onunla bahçeler ve biçilecek taneler bitirdik. Kullara rızık olması için birbirine girmiş, küme küme tomurcukları olan uzun boylu hurma ağaçları yetiştirdik. Ve o su ile ölü toprağa can verdik. İşte hayata yeniden çıkış da böyledir.”[20] “İnsan yediğine bir baksın. Şöyle ki Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. Bütün bunlar sizin ve hayvanlarınızın istifadesi içindir.”[21] 4- Ay, güneş, yıldız ve gezegenlerin bağlı bulunduğu değişmez düzen, gündüzün insanın geçimi için, gecenin de uyku ve dinlenmesi için yaratılmış oluşu, bütün bunlar ve bunların insanlara ve canlılara sağladığı faydalar, Allah’ın varlığının delileridir. Ayetlerde şöyle buyrulur “Sizin için geceyi örtü, uykuyu da istirahat kılan, gündüzü de dağılıp çalışma zamanı yapan O’dur.”[22] “Gece onlar için bir ibret alametidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler. Güneş kendisi için belirlenen yerde döner. İşte bu aziz ve alîm olan Allah’ın takdiridir. Ay için de birtakım yörüngeler takdir ettik. Nihayet o eğri hurma dalı gibi olur da geri döner. Ne güneş aya yetişebilir. Ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörünge de yüzerler.”[23] Bunların yanı sıra Kur’an’da insanın inat ve kibir engellerini aşabildiği, gaflet perdesinden kurtulduğu zamanlarda mutlaka Allah’a yöneldiği ve O’na yalvardığı birçok ayetle ifade edilmektedir. İnsanın yaratılışında bulunan bu temel özellik sebebiyledir ki Kur’an-ı Kerim insanları uyarmakta, Allah’ı hatırlatıp insanlara yol göstermektedir. Yine insandan kendi varlığı ve kainat üzerinde tefekkür etmesini yaratılıştaki hikmet ve incelikleri anlamasını beklemektedir. III. ALLAH’IN VARLIĞI KONUSUNA TEMAS EDEN HADİSLER Peygamber Efendimiz’den Allah’ın varlığı ile ilgili olarak sonraki alimlere, imkan, hüdûs, gâye ve nizam delilleri konusunda ilham kaynağı olacak hadisler nakledilmiştir. Hz. Peygamber bir gece sabaha yakın kalkmış, dışarıya çıkıp göğe bakmış ve şu ayetleri okumuştur “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde akıl sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır. Onlar ayakta dururken, otururken, yanları üzerinde yatarken, Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler de Rabbimiz, bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi ateşin azabından koruderler’.” Peygamberimiz daha sonra eve dönü bir müddet istirahat ettikten sonra dışarı çıkmış, göğe bakarak aynı ayetleri okumuş ve abdest aldıktan sonra namaz kılmıştır.”[24] Yemen halkından bir grup, gelerek, “Ey Allah’ın elçisi! Dinin hükümlerini öğrenmeye ve alemin ilk yaratılışının nasıl olduğunu sormaya geldik.” demişler. Peygamberimiz de كَانَ اللهُ وَلَمْ يَكُنْ شَيْءٌ قَبْلَهُ “Allah vardı ve O’ndan önce hiçbir şey yoktu...”[25] cevabını vermiştir. Bedir harbinden sonra müşrik esirlerin salıverilmesi konusunda görüşmeler yapmak üzere Medine’ye gelen Kureyş ileri gelenlerinden Cübeyr b. Mut’ım, henüz müslüman olmamıştı. Bir akşam namazında “Acaba onlar herhangi bir yaratıcı olmadan mı yaratıldılar? Yoksa kendileri mi yaratıcıdırlar? Yoksa gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır! Onlar bir türlü anlayıp inanmazlar.”[26] anlamındaki ayetleri okuyan Peygamberimizi dinledi. Bu âyetlerin manasının tesirinde kalan Cübeyr son derece duygulandı ve “O ayetleri dinlerken nerdeyse kalbim yerinden fırlayacaktı.” Dedi. Nitekim bu olay onun gönlünü İslam’a ısındıran bir kıvılcım olmuştur.[27] Görüldüğü gibi Peygamberimizin hadislerinde Allah’ın varlığının akli ve nakli pek çok delilini bulmak mümkündür. Bu hadisler dikkatle incelenirse, imkan, hüdûs, nizam ve gaye delillerine kaynak ve örnek oluşturdukları görülecektir. IV. ALLAH SEVGİSİ Gerçek mü’min, Allah’ın güzelliğini ve büyüklüğünü kavrayan, lütfunu bekleyen, iyiliklerini ve nimetlerini bilen kimsedir. Bu idrakteki kul Rabbini sever, kalbi sürekli Allah’la meşgul olur, davranışlarında onun rızasını ve memnuniyetini kazanmayı hedefler. Kul, Allah’a, peygamberine ve getirdiklerine inanmakla, Allah’ın emirlerini yerine getirmekle ve yasaklarından kaçınmakla Allah’a sevgisini gösterir. Gerçek iman, Allah’ sevgisini canından daha ileri tutan kimsenin imanıdır. Mü’min, Allah’a bu şekilde inanınca, onun sevgisi bütün söz, fiil ve davranışlarında ortaya çıkar. Yüce Allah Kur’an’da mü’minlerdeki Allah sevgisinin nasıl olması gerektiğini şöyle bildirir “De ki Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz alış verişler, hoşlandığınız meskenler, size Allah’tan, Rasulûnden ve Allah yolunda savaşmaktan, daha sevgili ise artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.”[28] Allah sevdiği ve kendisini seven mü’minler hakkında şöyle buyurur “Ey iman edenler, sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah, sevdiği ve kendisini seven mü’minlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. Bunlar Allah yolunda savaşırlar ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar. Bu Allah’ın dilediğine verdiği lütfudur. Allah’ın lütfu, ilmi geniştir.”[29] Mü’minin En Önemli Özelliği Allah’ı sevmek mü’minin en mühim özelliğidir. Allah sevgisini tadan kalp başka bir sevgiyi aramaz. Bunun içindir ki Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur “Üç şey kimde bulunursa, o imanın zevkine ulaşır Allah ve Rasulünün kendisine her şeyden daha sevgili olması, kişinin ancak Allah için sevmesi, kâfirliğe dönmekten ateşe atılırcasına nefret etmesi.”[30] Allah sevgisi, Allah’ın vermiş olduğu sonsuz nimetlerin idraki içinde olan kişinin hayatına yön verir, iyiye, doğruya ve güzele yöneltir. Allah’ı seven, O’nun emrine ve O’nun peygamberi olan Hz. Muhammed’e itaat eder, hayatına bu doğrultuda yön verir. Ayeti kerimede buyrulur “De ki Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.’”[31] Kur’an-ı Kerim’de mü’minlerin, Allah’ı sevmesinden söz eden ayetler bulunduğu gibi, Allah’ın da sevdiklerinden ve sevmediklerinden bildiren ayetler vardır. Allah, iyilik yapanları, tevbe edenleri, temizlenenleri, kendisine karşı gelmekten sakınanları, sabredenleri, tevekkül edenleri, adaletli davrananları ve kendi yolunda savaşanları sever. Haddi aşanları, bozguncuları, kâfirleri, zalimleri, kibirlenenleri , savurganları, hainleri sevmez. Allah’ın kulunu sevmesi kulu için mutluluk kaynağıdır. Çünkü bu sevgiyi O’nun yardımı ve koruması, kulunu başarılı kılması, lütuf ve ikramları takip eder. Peygamberimizin Duası Konuyu Peygamber Efendimizin duasıyla bağlayalım “Allahım! Senden Seni sevmeyi, Seni sevenleri sevmeyi ve Senin sevgine ulaştıracak amelleri sevmeyi dilerim.”[32] [1] İbrahim sûresi, 10. ayet [2] Enbiya sûresi, 22. ayet [3] En’am sûresi,103. ayet [4] Fussilet sûresi,53. ayet [5] Rum suresi, 30. ayet [6] Yûnûs sûresi,12. ayet [7] Meryem, sûresi, 67. ayet [8] Tûr sûresi, 35. ayet [9] Gaşiye, sûresi, 17. 20. ayetler [10] Enbiya sûresi, 22. ayet [11] Materyalizm, maddeyi ezelî ve yegane gerçeklik sayan, ruhu ve dini inkar eden anlayış, maddecilik. Evrimcilik Evrimi bütün canlı-cansız varlıkların esası kabul eden, evrendeki gelişme ve başkalaşımın oluşumunda ilahi irade ve yaratmayı inkar eden düşünce biçimi. [12] Ateş [13] Tûr, sûresi, 35-36. ayetler [14] Ra’d sûresi, 14. ayet [15] İbrahim sûresi, 10. ayet [16] Fatır suresi, 3. ayet [17] İbrahim sûresi, 10. ayet [18] Mü’minûn sûresi, 12- 14. ayetler [19] Kaf sûresi, 9-10. ayetler [20] Abese sûresi, 24-32. ayetler [21] Furkân sûresi, 47. ayet [22] Kaf sûresi, 6-8. ayetler [23] Yasin sûresi, 37- 40. ayetler [24] Müslim, Tahâret. 15. [25] Buhari, Tevhid, 22. [26] Tûr sûresi, 35-36. ayetler [27] Buhâri, Tefsir, sûre Tûr. [28] Tevbe sûresi, 24. ayet [29] Mâide sûresi, 54. ayet [30] Buhârî, İman, 9. 14. [31] Ali İmran suresi, 31. ayet [32] Tirmizî, Daavât 73, Tefsîrü’l-Kur’ân 39 Kaynak İslam Akaidi, Erkam Yayınları İslam ve İhsan Kuran'ı Kerim'de yer alan temel konular​ Kur'an okumak bir ibadettir. Her bir harfine sevap verilir. Ve her Müslüman; hayatının, gününün değişik saatlerinde bu ibadeti yerine getirmeye çalışır. Peki Yüce kitabımızdaki en temel konuları biliyor musunuz? ur'an okumak bir ibadettir. Her bir harfine sevap verilir. Ve her Müslüman; hayatının, gününün değişik saatlerinde bu ibadeti yerine getirmeye çalışır. Kur'an okurken ön hazırlık olarak muhakkak yerine getirmemiz gereken husus, gusül abdestini almamız gerektiren bir hal varsa onu yerine getirmiş olmamızdır. Cünüp, hayız ve nifas halinde olan, dua ayetleri hariç Kur'an okuyamaz. Müslümanların Kur'an okuması için zorlaştırıcı kurallar getirmenin pek bir yararı yoktur. Aşağıdaki maddeler sıralanırken de böyle bir gaye güdülmemiştir. Ancak şu husus hiçbir zaman unutulmamalıdır ki; Kur'an okuyan kişi Yüce Allah'la bir diyaloğa geçiyor demektir. Allah'la yapılacak bu kitabî görüşmeye de, Müslüman, bazı ön hazırlıklarla gelmedir. Aşağıda belirlediğimiz maddeler adap çizgisindeki kurallardır. Kur'an'dan alacağımız feyiz ve bereketin kalıcı olmasına katkı sağlayacak hususlardır. Çoğunun farz anlamında bir mecburiyeti yoktur. Ancak yerine getirilmesi de güzel görülmekte olup, Peygamber Efendimizin uyguladığı işlerdir. Şunu da hemen belirtelim ki amaç; Kur'an'la, onun içeriğiyle tanışmak, anlamak ve yaşamaktır. Bunu sağlamak için herkes gereken hassasiyetle kendine bir yol okuma adabı için bazı kurallar​1. Abdest almak. Abdestsiz okunabilse bile bu durum hoş görülmemektedir. Hayız, nifas ve cünüp iken, dua ayetleri hariç kesinlikle okunmaz. 2. Mümkünse kıbleye dönmek... 3. Temiz bir yerde olmak. Hamam, lavabo, haram işlenen, oyun oynanan, içki içilen mekânlarda Kur'an okunmaz. 4. Elbisenin temiz olması. İdrar, kan, pislik bulaşmış bir elbiseyle Kur'an okunmaz. Boyalı veya çamurlu iş elbiseleri olanlar için bir sakınca yoktur. 5. Euzu besmele ile başlamak. 6. Okurken esnediğimizde beklemek... 7. Günün her vaktinde mümkün olmakla birlikte, şafak ve gece vakti okumak daha bereketlidir. 8. Bulunduğumuz yerde gürültü veya başka bir program varsa ya sessiz okumalı veya ertelemeliyiz. 9. Mümkünse oturarak okumak... Ancak ayakta, yürüyerek, yatarak, vasıtada okumanın da bir sakıncası yoktur, üstelik bunun farklı bir güzelliği de vardır. 10. Sesimizi güzelleştirerek, gülmekten ve laubali hareketlerden kaçınarak okumak... Gereği yokken yüksek sesle okumamak. 11. Manasını düşünerek okumak... Arapça bilmiyorsak meal ve tefsirden muhakkak okumak... 12. Rahmet, cennet ve müjde ayetlerini okurken sevinmek, sesimizi hafifçe yükseltmek, azap ve cehennem ayetleri okurken sesi düşürmek ve azaptan Allah'a sığınmak gerekir. 13. Tecvid kurallarına uymak, harf, hareke ve mahreçlere dikkat etmek... 14. Kur'an okuma sona erince 'Sadakallahül azim Yüce Allah doğru söyledi, tasdik ediyorum' demek... 15. Okuma bitince Kur'an'ı açık tutmamak, yüksek bir yere koymak, üzerine bir şeyler koymamak... 16. Manasını bilmediğimiz ayetlere kafadan anlamlar ve yorumlar getirmemek... 17. Secde ayetleri okunmuşsa hemen veya bitirdikten sonra secde etmek... 18. Duha suresinden itibaren besmeleden önce tekbir getirmek... 19. Kalkmadan önce kısa bir dua ve Fatiha okumak... 20. Günde en az bir sayfa da olsa mealiyle okumak, böylece Allah'la günlük bir bağ kurmak... Bundan daha büyük bir zevk ve haz temel konuları​* 1. İman ve tevhid Allah'ın varlığı ve birliği başta olmak üzere sıfatları, isimleri ve yaratıcılığıyla ilgili ayetler. * 2. Nübüvvet Başta Hz. Muhammed sav olmak üzere peygamberler ve peygamberlik, kitaplar ve melekler ile ilgili ayetler. * 3. Ahiret Kıyamet Öldükten sonra hayatın varlığı, hesap, mizan. * 4. Cennet ve Cehennem Vaad ve vaid Allah'ın emirlerine uyan ve yasaklarından kaçınanların cennetle mükâfatlandırılacağı, Allah'a isyan edenlerin de cehennemle cezalandırılacağı. * 5. İbadetler Bir müminin yapmakla yükümlü olduğu namaz, oruç, hac, zekât gibi ibadetler. * 6. Muamelat İslam Hukuku Fert, toplum ve devlet ilişkilerini düzenleyen bir takım hükümler, hukuk kuralları. Alışveriş, emanet, bağış, vasiyet, miras, aile hayatı, nikâh ve boşanma gibi temel hükümler. * 7. Ukubat İslam Ceza Hukuku Toplumun düzenini bozan, temel hak ve hürriyetleri tehdit eden ve insan haklarını çiğneyen kişilere uygulanacak cezalar. * 8. Ahlak Kişinin her zaman ve zemine uyması gereken; ana-babaya hürmet, insanlara iyi davranma, haram olan şeyler, kötülükler ve bunlardan kaçınma, doğruluk, merhamet, sevgi... gibi konular. * 9. Nasihat ve tavsiyeler Allah'ı, ahireti, hesabı unutmama, dünyaya bağlanmama gibi konulardaki tavsiyeler. * 10. İlmi gerçekler ve tefekkür Aklımızı kullanma, tefekkür etme, kâinatta var olan hakikatleri araştırma emirleri. * 11. Geçmiş milletlerin kıssaları Eski dönemlerde yaşamış peygamberler, kötülük önderleri ve değişik toplumlardan bahseden olaylar. * 12. Dua ve zikir Allah'la irtibatı sürekli kılacak dua ve Allah'ı anma ifadeleri. * 13. Cihad ve şehadet Dini ve kutsal olanı korumaya yönelik, sürekli diri ve canlı olmayı, hazırlıklı olup gerektiğinde Allah yolunda canımızı vermemizi emreden ayetler. Ulu, yüce ve büyük olandır​- Allah'ın huzurunda şefaat da fayda vermez. Ancak izin verdiği kimseninki müstesna. Nihayet kalblerinden dehşet giderildiği zaman "Rabbiniz ne buyurdu?" derler. Şefaat sahipleri de "Hakkı söyledi" derler. O, her şeyden yüksek ve büyüktür. SEBE/23 -Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur. O çok yücedir, çok büyüktür. ŞURA/4 - Onlar ayaktayken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışı üzerinde düşünürler. Ve "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, Sen yücesin, bizi ateşin azabından koru." derler. AL-İ İMRAN/191 - Erkekler, kadın üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini cihad, imamet, miras gibi işlerde diğerinden üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından aile fertlerine harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkar olanlar ve Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Fenalık ve geçimsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince Önce kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eğer size itaat ederlerse kendilerini incitmeye başka bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür. NİSA/34 - Ve Allah demişti ki "Ey Meryemoğlu İsa, sen mi insanlara 'Beni ve annemi, Allah'tan başka iki tanrı edinin' dedin?". "Hâşâ, dedi, sen yücesin, benim için gerçek olmayan birşeyi söylemem bana yakışmaz. Eğer demiş olsam, sen bunu bilirsin, sen benim nefsimde olanı bilirsin, ben ise senin nefsinde olanı bilmem, çünkü gaybları bilen yalnız sensin, sen!". MAİDE/116 - Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular. Halbuki onları yaratan O'dur. Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular. O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir. EN'AM/100 - Şüphesiz Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı, sonra Arş üzerine hükümran oldu. O, geceyi durmadan onu kovalayan gündüze bürüyüp örter; güneş, ay ve yıldızlar emrine âmâdedir. İyi biliniz ki yaratma ve emir O'nundur. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir. A'RAF/54 - Eğer siz ona Peygamber'e yardım etmezseniz, Allah ona yardım eder. Hani o kâfirler, onu Mekke'den çıkardıkları vakit sadece iki kişiden biri iken, ikisi de mağarada bulundukları sırada arkadaşına "Üzülme, çünkü Allah bizimledir." diyordu. Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmişti ve onu görmediğiniz bir orduyla desteklemişti. Kâfirlerin sözünü alçaltmıştı. Yüce olan Allah'ın kelimesidir. Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir. TEVBE/40 - Onların oradaki duaları "Allahım, sen yücelerden yücesin"; sağlık dilekleri "selâm", dualarının sonu da "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." diye şükretmek olacaktır. YUNUS/10 - Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir. RA'D/9 - Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir. İBRAHİM/7 - Allah'ın emri geldi, sakın onu acele edip istemeyiniz. Allah, müşriklerin koştukları ortaklardan münezzeh ve yücedir. NAHL/1 - Allah gökleri ve yeri hikmeti ile yarattı. O, kâfirlerin ortak koştukları şeylerden çok yücedir. NAHL/3 - Ahirete iman etmeyenler için kötü sıfatlar var. En yüce sıfatlar ise, Allah'ındır. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. NAHL/60 - Allah, onların dediklerinden çok münezzeh ve çok yüksek, hem pek büyük bir yükseklikle yücedir. İSRA/43 - Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Ey Muhammed! Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce unutma korkusu ile Kur'ân'ı okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artır" de. TAHA/114 - Bu sonsuz güç şundandır Çünkü Allah, varlığı kendinden olan Hak'tır. Müşriklerin O'nu bırakıp da tapındıkları putlar ise hep bâtıldır. Şüphesiz Allah, yücedir, büyüktür HAC/62 - Sonra nutfeyi bir alaka embrio yarattık, derken o alakayı bir mudga bir çiğnem et parçası halinde yarattık, derken o mudgayı bir takım kemik yarattık, derken o kemiklere bir et giydirdik, sonra onu diğer bir yaratık olarak teşekkül ettirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah, pek yücedir. MÜ'MİNUN/14 - Allah, gaybı da, açık olanı da bilir. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden çok yüce ve münezzehtir. MÜ'MİNUN/92 - Mutlak hâkim ve hak olan Allah, çok yücedir. O'ndan başka ilâh yoktur. O, bereketli Arş'ın sahibidir. MÜ'MİNUN/116 - Öyle yücedir O ki, dilerse sana ondan daha iyisini, altından ırmaklar akan cennetler verir, sana köşkler de yapar. FURKAN/10 - Gökte burçları var eden, onların içinde bir kandil güneş ve nurlu bir ay barındıran Allah, yüceler yücesidir. FURKAN/61 - Onlar mı hayırlı yoksa, karanın ve denizin karanlıkları içinde size yolu bulduran, rahmetinin yağmurun önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen mi? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Allah onların koştukları ortaklardan çok yücedir, münezzehtir. NEML/63 - Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından münezzehtir ve şanı yücedir. KASAS/68 - Allah, O'dur ki, sizi yarattı, sonra da size rızık verdi, sonra sizi öldürür, sonra sizi diriltir. Hiç sizin ortak koştuklarınızdan, bunlardan birini yapacak olan var mı? Allah, onların ortak koştuklarından münezzeh ve yücedir. RUM/40 - Bu da şundandır ki, Allah hakkın ta kendisidir. İnsanların O'ndan başka taptıkları ise mutlaka batıldır. Şüphesiz ki Allah, çok yücedir, çok büyüktür. LOKMAN/30 - Yerin bitkilerinden, kendi nefislerinden ve daha bilemeyecekleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ın şanı ne yücedir. YASİN/36 - O halde her şeyin mülkü ve tasarrufu hükümranlığı elinde bulunan Allah'ın şanı ne yücedir. Siz de yalnız O'na döndürüleceksiniz. YASİN/83 - Allah, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir. SAFFAT/159 - Senin güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir. SAFFAT/180 - Onlara şöyle cevap verilir "Bu azab size şu sebeptendir Siz tek Allah'a davet edildiğiniz zaman inkâr ettiniz. Ama O'na ortak koşulunca inandınız. Artık hüküm, o yüce ve büyük Allah'ındır." MÜ'MİN 12 - Allah, O'dur ki sizin için yeri bir karargâh, göğü de bir bina yapmıştır. Size şekil vermiş, sonra şekillerinizi güzelleştirmiştir. Hoş nimetlerden size rızık vermiştir. İşte Rabbiniz o Allah'tır. Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir! MÜ'MİN 64 - Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'nundur. O çok yücedir, çok büyüktür. ŞURA/4 - Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasından konuşur. Yahut da bir elçi gönderir de izniyle ona dilediğini vahyeder. Şüphesiz ki O çok yücedir, hüküm ve hikmet sahibidir. ŞURA/51 - Göklerin ve yerin Rabbi, arşın Rabbi onların nitelendirdikleri şeyden münezzehtir, yücedir. ZUHRUF/82 - Göklerin, yerin ve her ikisi arasındakilerin hükümranlığı kendisine ait olan Allah'ın şanı yücedir. Kıyâmet saatinin bilgisi de yalnız onun yanındadır. Siz sadece O'na döndürüleceksiniz. ZUHRUF/85 - Allah O yüce zâttır ki, emriyle içinde gemilerin seyretmesi, sizin de O'nun lütfundan rızık aramanız ve şükretmeniz için denizi emrinize vermiştir. CASİYE/12 - Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adı ne yücedir! RAHMAN/78 - Öyleyse büyük Rabbinin adını yücelt. VAKİ'A/74 - Mutlak hükümranlık elinde bulunan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her şeye gücü yeter. MÜLK/1 - O halde, haydi tesbih et Rabbinin yüce ismiyle. HAKKA/52 - Sadece Rabbini yücelt. MÜDDESSİR/3 - "Ben sizin en yüce Rabbinizim" dedi. NAZİAT/24 - Arş'ın sahibidir, yücedir. BURUC/15 - Rabbinin yüce adını tesbih et. A'LA/1 - O ancak yüce Rabbinin rızasını aramak için verir. LEYL/20Daima diri olandır​- Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O daima diridir hayydır, bütün varlığın idaresini yürüten kayyumdir. O'nu ne gaflet basar, ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. İzni olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise, O'nun dilediği kadarından başka ilminden hiç bir şey kavrayamazlar. O'nun kürsisi, bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır. Onların her ikisini de görüp gözetmek O'na bir ağırlık vermez. O çok yücedir, çok büyüktür. BAKARA/255 - Daimî bir hayat sahibi ancak O'dur. O'ndan başka ilâh yoktur. Onun için dini halis kılarak O'na, hep O'na yalvarın. Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. MÜMİN/65 - Sen, ölümsüz ve daima diri olan Allah'a güvenip dayan. O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından haberdar olarak O yeter. FURKAN/58Şaşırmayan ve unutmayandır​- "Cebrail dedi ki Ey Muhammed! "Biz senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzdeki ve ardımızdaki bütün geçmiş ve gelecek şeyler ve bunların arasındakiler hep O'nundur. Rabbin de seni unutmuş değildir?" MERYEM/64 - Musa dedi ki "Onların bilgisi Rabbimin katında bir kitapta yazılıdır. Rabbim yanlış yapmaz ve unutmaz." TAHA/52Secde edilendir​- Onlar, Allah'ın yarattığı birtakım şeyleri görmediler mi ki? Gölgeleri Allah'ın kudretine boyun eğip secde ederek, sağa sola döner, dolaşır. NAHL/48 - Göklerde ve yer yüzünde bulunan canlılar ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah'a secde ederler NAHL/49 - Gecenin bir bölümünde de O'na secde et akşam ve yatsı namazlarını kıl. Hem de O'nu uzun bir gece tesbih et teheccüd namazı kıl. İNSAN/26 - Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor. Birçoğunun üzerine de azab hak olmuştur. Allah kimi hor ve hakir kılarsa artık ona ikram edecek yoktur. Şüphesiz Allah dilediği şeyi yapar. HAC/18Tesbih edilendir​- Biz, dağları onun emrine vermiştik. Akşam-sabah onunla birlikte tesbih ederlerdi. SAD/18 - Kuşları da toplu olarak onun emrine vermiştik. Hepsi de ona uyarak zikir ve tesbih ederlerdi. SAD/19 - Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çırpıp uçan kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsını bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyla bilir. NUR/41 - Göklerde ve yerde olan bütün varlıklar O'nundur. Katında olanlar O'na kulluk etmekten ne çekinirler, ne de yorulurlar. - Gece gündüz hep Allah'ı tesbih ederler, usanmazlar. ENBİYA/19-20 - Göklerde ve yerde bulunan her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. HADİD/1 - Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar, Allah'ı tesbih ederler. O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık yoktur. Fakat siz, onların tesbihlerini iyi anlamazsınız. Şüphesiz O, halimdir çok bağışlayandır. İSRA/44 - Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayı O'nu tesbih ederler. O yıldırımlar gönderir, onunla dilediğini çarpar. Onlar Allah hakkında mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'ın çarpması pek çetindir. RA'D/13Hamd edilendir​- Hamd, o Allah'ındır ki göklerde ne var, yerde ne varsa hep O'nundur. Ahirette de hamd O'nundur. O hüküm ve himet sahibidir, herşeyden haberdardır. SEBE/1 - Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar. EN'AM/1 - Meleklerin de arşın etrafını kuşatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Artık halk arasında hak ile hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" denilmektedir. ZÜMER/75Övülmeye layık olandır​- Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Doğrusu Allah müstağnîdir, övülmeğe layıktır. HAC/64 - Hem sözün güzelini işitecek duruma ulaştırılmışlar, hem de övülmeye layık olan Allah'ın yoluna eriştirilmişlerdir. HAC/24 - Andolsun ki biz, Lokman'a "Allah'a şükret!" diye hikmet verdik. Kim şükrederse kendi iyiliğine eder. Kim de nankörlük ederse, şüphesiz ki Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye layıktır. LOKMAN/12 - Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Gerçekten Allah, hiçbir şeye muhtaç değildir, daima övülmeye lâyıktır. LOKMAN/26 -İnsanlar ümitlerini kestikten sonra yağmuru indiren ve rahmetini her tarafa yayan O'dur. Övülmeye layık olan gerçek dost O'dur. ŞURA/28 - Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açık deliller getirirlerdi, fakat onlar "Bir insan mı bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadığını gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyıktır. TEGABUN/6İzzet ve şerefin sahibidir​- Her kim izzet istiyorsa bilsin ki izzet tamamıyla Allah'ındır. O'na hoş kelimeler yükselir, onu da salih amel yükseltir. Kötülükler kuranlara gelince, onlara şiddetli bir azab vardır. Onların tuzakları hep darmadağın olur. FATIR/10 - Onlar, müminleri bırakıp kâfirleri dost ediniyorlar. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Halbuki bütün izzet ve şeref Allah'a aittir. NİSA/139 - Diyorlar ki "Andolsun, eğer Medine'ye dönersek, daha üstün olan, daha alçak olanı oradan mutlaka çıkaracaktır." Üstünlük, ancak Allah'a, O'nun elçisine ve müminlere mahsustur. Fakat münafıklar bilmezler. MÜNAFİKUN/8Baki olandır​Yer üzerinde bulunan her şey fânidir. Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü zâtı baki kalacaktır. RAHMAN/26-27Daima üstün ve galip olandır​- Hem Allah kâfirleri herhangi bir hayra ulaşmadan hınçlarıyle defetti. Bu şekilde Allah, müminlere savaşta kâfi geldi. Allah çok güçlüdür, çok üstündür. AHZAB/25 - Allah "Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz." diye yazmıştır. Şüphesiz Allah güçlüdür, galipdir. MÜCADELE/21En güzel isimlerin sahibidir​- O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun şânını yüceltmektedirler. O, gâlib olan, her şeyi hikmeti uyarınca yapandır. HAŞR/24 - Oysa en güzel isimler Allah'ındır. Bundan dolayı Allah'a onlarla dua edin. Onun isimlerinde sapıklık eden mülhidleri inkârcıları terkedin. Onlar yakında yaptıklarının cezasını çekecekler. A'RAF/180 - Sen onlara de ki İster "Allah" deyin, ister "Rahmân" deyin, nasıl çağırırsanız çağırın. En güzel isimler O'nundur. Namazında sesini pek yükseltme, çok da gizli okuma, orta yolu seç. İSRA/110 - Allah O'dur ki, kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler O'nundur. TAHA/8En güzel vekildir​- Allah, her şeyin yaratıcısıdır. Her şey üzerine vekil de O'dur. ZÜMER/62 - Doğrusu benim ihlaslı kullarım üzerinde senin hiçbir hakimiyetin yoktur. Vekil olarak Rabbin yeter. İSRA/65Gerçek dost ve yardımcıdır​- Siz ne yeryüzünde, ne de gökte Allah'ı aciz bırakamazsınız. Allah'tan başka bir dost ve yardımcı da bulamazsınız . ANKEBUT/22 - Çünkü onlar Allah'tan gelecek hiçbir şeyi senden uzaklaştıramazlar. Şüphesiz zâlimler, birbirlerinin dostlarıdır. Allah ise müttakilerin dostudur. CASİYE/19 - Hiç şüphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. O, diriltir de, öldürür de. Size O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir yardımcı. TEVBE/116 - Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardımcı olarak da Allah yeter. NİSA/45 - Allah O'dur ki, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra Arş üzerine istivâ buyurmuştur hakim olmuştur. Sizin için O'ndan başka ne bir dost vardır, ne de bir şefaatçi! Artık düşünmeyecek misiniz? SECDE/4Bütün alemlerin sahibidir​- De ki Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir. EN'AM/162 - Meleklerin de arşın etrafını kuşatarak, Rablerine hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Artık halk arasında hak ile hüküm icra edilip "âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun" denilmektedir. ZÜMER/75 - "Allah'a yemin ederim ki, sen beni öldürmek için bana el uzatsan da, ben seni öldürmek için sana el uzatacak değilim, ben âlemlerin Rabb'i olan Allah'tan korkarım. MAİDE/28Çok adaletli olandır​- O geleceğinde hiç şüphe olmayan günde kendilerini bir araya topladığımız ve hiç kimseye haksızlık edilmeden herkese ne kazandıysa tamamen ödendiği vakit halleri nasıl olacaktır? AL-İ İMRAN/25 - Dönüşünüz hep O'nadır. Allah'ın vaadi haktır. Herşeyi ilk baştan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel işleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandırmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azap vardır. YUNUS/4 - Siz de gücünüzün yettiği kadar onlara karşı her çeşitten kuvvet biriktirin ve cihad için atlar hazırlayın ki, onlarla hem Allah'ın düşmanlarını, hem de kendi düşmanlarınızı, ayrıca Allah'ın bilip de sizin bilmediğiniz daha başkalarını korkutasınız. Allah yolunda her ne harcarsanız onun sevabı size eksiksiz ödenir ve asla haksızlığa uğratılmazsınız. ENFAL/60 - Erkek veya kadın, kim mümin olur da güzel amellerden işlerse, işte onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksızlığa uğratılmazlar. NİSA/124 - Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir. NECM/41 - Kendi nefislerini temize çıkaranları görmüyor musun? Hayır! Ancak Allah, dilediğini temize çıkarır. Onlara kıl kadar zulmedilmez. NİSA/49 - Kıyamet günü bütün insanları önderleriyle çağıracağız. O gün, kimin amel defteri sağ eline verilirse, işte onlar kitaplarını okuyacaklar ve en küçük bir haksızlığa uğratılmayacaklar. İSRA/71 - Gerçekten de onların her biri öyle kimselerdir ki, yaptıklarının karşılığını Rabbin kendilerine hakkiyle ödeyecektir. Çünkü O, onların yaptıkları her şeyden haberdardır. HUD/111 - "Yavrucuğum! Haberin olsun ki, yaptığın bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da, bir kaya içinde veya göklerde, yahut yerin dibinde gizlense, Allah onu getirir, mizanına kor. Çünkü Allah en ince şeyleri bilir, her şeyden haberdardır." LOKMAN/16Çok bağışlayıcı olandır​- Bir de Musa, mîkatımız için tayin ettiğimiz vakitte tevbe için kavminden yetmiş erkek seçti. Ne zaman ki, bunları o sarsıntı yakaladı, işte o zaman Musa "Rabbim! dedi, dileseydin bunları da, beni de daha önce helâk ederdin. Şimdi bizi, içimizdeki o beyinsizlerin yaptıkları yüzünden helâk mi edeceksin? O iş de senin imtihanından başka bir şey değildi. Sen bu imtihanla dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini de hidayete erdirirsin. Bizim velimiz sensin. Artık bizi bağışla, merhamet et, sen bağışlayanların en hayırlısısın." A'RAF/155 - Kim bir kötülük işler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur. NİSA/110 - Kendi katından derece derece rütbeler, bir mağfiret ve rahmet vermiştir. Öyle ya, O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. NİSA/96 - Ayrıca senden iyilikten önce hemen kötülüğü getirmeni isterler. Oysa daha önce onlara misal olacak cezalar gelip geçmiştir. Ve gerçekten Rabbin, zulümlerine karşılık insanlara mağfiret sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azabı da cidden çok çetindir. RA'D/6 - Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele. YASİN/11 - "Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben ona karşı da çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim." NEML/11 - Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer iyi kimseler olursanız elbette Allah çok tevbe edenleri bağışlayıcıdır. İSRA/25 - Yine insanlardan kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini feda eder. Allah ise kullarına çok merhametlidir. BAKARA/207 - Çünkü Allah mükafatlarını kendilerine tamamen ödedikten başka, lütfundan onlara fazlasını da verecektir. Çünkü O çok bağışlayıcı ve şükrün karşılığını vericidir. FATIR/30Merhametlilerin en merhametlisidir​- Eyyûb da "Başıma bir bela geldi, sana sığındım, sen merhametlilerin en merhametlisisin" diye Rabbine nida etti. ENBİYA/83 - Yusuf dedi "Bugün size bir ayıplama ve azarlama yoktur. Allah, sizi, mağfiretiyle bağışlasın. O, merhamet edenlerin en merhametlisidir." YUSUF/92Hüküm ve hikmet sahibidir​- Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım, yalnız daima galip ve hikmet sahibi olan Allah katındandır. AL-İ İMRAN/126 - Ey bizim Rabbimiz, bir de onlara içlerinden öyle bir peygamber gönder ki, onlara senin âyetlerini tilavet eylesin, kendilerine kitabı ve hikmeti öğretsin, içlerini ve dışlarını tertemiz yapıp onları pâk eylesin. Hiç şüphesiz Azîz sensin, hikmet sahibi Sensin. BAKARA/129 - Size bunca deliller geldikten sonra yine kayarsanız, iyi bilin ki, Allah çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. BAKARA/209 - İşte İsa hakkında söylenen gerçek kıssa budur. Allah'tan başka hiçbir tanrı yoktur. Muhakkak ki Allah çok güçlüdür ve hikmet sahibidir. AL-İ İMRAN/62 - Kim bir kötülük işlerse, kendi nefsine kötülük etmiş olur. Allah her şeyi hakkıyle bilendir, hikmet sahibidir. NİSA/111 - O, kullarının üstünde tam hâkimdir. O, hüküm ve hikmet sahibidir, herşeyden haberdardır. EN'AM/18 - Görmüyorlar mı ki, biz yeri etrafından eksiltip duruyoruz. Allah öyle hükmeder ki, O'nun hükmünü engelleyecek kimse yoktur. O çok hızlı hesap görür. RA'D/41Hükmün tek sahibidir​- Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir. Ey Muhammed! Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce unutma korkusu ile Kur'ân'ı okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artır" de. TAHA/114 - De ki "Ben Rabbimden apaçık bir delile dayanmaktayım, siz ise onu yalanladınız. O çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde değildir, hüküm ancak Allah'a aittir, gerçeği O anlatır ve O, hakkı bâtıldan ayırdedenlerin en hayırlısıdır". EN'AM/57 - Ey iman edenler! Sözleşmeleri yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız şartıyla, çeşitli hayvanlar size helal kılındı. Ancak haram oldukları size okunacak olanlar müstesna. Şüphesiz Allah dilediği hükmü verir. MAİDE/1 - Yoksa cahiliyye hükmünü mü arıyorlar? kesinlikle bilen bir toplum için Allah'tan daha güzel hüküm veren kim olabilir? MAİDE/50 - Nuh Rabbine niyaz edip dedi ki "Ey Rabbim! Oğlum benim ehlimdendi senin vaadin de elbette haktır ve gerçektir. Ve sen hakimler hakimisin." HUD/45Lütuf sahibi olandır​- Peygamberleri onlara dediler ki "Evet biz ancak sizin gibi bir insanız, ama Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder. Ve Allah'ın izni olmadıkça bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar. İBRAHİM/11 - O, Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size verdi. Allah'ın nimetini saymak isterseniz sayamazsınız! Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür. İBRAHİM/34 - Allah kullarına çok lütufkârdır. Dilediğine rızık verir. O çok kuvvetlidir, çok güçlüdür. ŞURA/19Tövbeleri kabul edendir​- O kötü amelleri işleyip de sonra arkasından tevbe ve iman edenler için hiç şüphe yok ki, Rabbin bundan sonra yine de affedici ve merhamet edicidir. A'RAF/153 - Çünkü Allah sadıklara sadakatleriyle mükafat verecek, dilerse münafıklara da azab edecek veya tevbe nasib edecektir. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir. AHZAB/24 - Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah kullarının tevbesini kabul eder ve sadakaları da alır. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir. TEVBE/104 - Ey bizim Rabbimiz, hem bizim ikimizi yalnız senin için boyun eğen müslümanlar kıl, hem de soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir ümmet meydana getir ve bize ibadetimizin yollarını göster, tevbemize rahmetle bakıver. Hiç şüphesiz Tevvâb sensin, Rahîm sensin BAKARA/128 - Sonra şüphe yok ki Rabbin, bir cahillikle günah işleyip ardından tevbe eden ve durumunu düzelten kimseleri bağışlar. Şüphesiz ki Rabbin, bu tevbeden sonra Gafurdur, Rahîmdir çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir. NAHL/119 - Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışlarda bulunanlar başka; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. FURKAN/70Samimi duaya karşılık verendir​- Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler. BAKARA/186 - Andolsun ki Nuh bize seslenip dua etmişti de biz de ne güzel kabul etmiştik. SAFFAT/75 - Onlar mı hayırlı yoksa, kendine yalvardığı zaman bunalmışa karşılık veren ve başındaki sıkıntıyı gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir ilâh mı var? Ne kıt düşünüyorsunuz! NEML/62 - Halbuki Rabbiniz "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir." buyurdu. MÜ'MİN/60 - "İhtiyarlık halimde bana İsmail'i ve İshak'ı lutfeden Allah'a hamd olsun. Şüphesiz ki Rabbim duamı çok iyi işitir. İBRAHİM/39İyiliğin karşılığını fazlasıyla verendir​- Şüphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eğer yapılan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabını kat kat artırır. Ve kendi katından büyük bir mükafat verir. NİSA/40 - Sizin yanınızdaki dünya malı tükenir, Allah'ın katındakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptıkları amelin daha güzeliyle mükafatlandıracağız. - Erkekten ve dişiden, mümin olarak kim iyi amel işlerse muhakkak onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeliyle mükafatlarını elbette vereceğiz. NAHL/96-97 - Çünkü Allah, kendilerine işledikleri amellerin en güzeli ile ecir verecek, lütfundan fazlasını da bahşedecektir ve Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. NUR/38 - Kimdir o, Allah'a güzel bir borç verecek olan ki, Allah da onun verdiğini kat kat artırsın ve onun için şerefli bir mükafat da versin. HADİD/11 - İyi iş, güzel amel yapanlara daha güzeli ve daha fazlasıyla karşılık vardır. Yüzlerine ne kara bulaşır, ne de aşağılanırlar. Cennet ehli işte bunlardır. Orada ebedî kalacaklardır. YUNUS/26 - İşte Allah iman edip salih amel işleyen kullarını bununla müjdeler. Ey Muhammed! De ki "Ben bu tebliğime karşı sizden akrabalıkta sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum." Her kim bir iyilik yaparsa biz onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, şükrün karşılığını verir. ŞURA/23Şükrün karşılığını verendir​- Ve hatırlayın ki Rabbiniz size şöyle bildirmişti Yüceliğim hakkı için şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir. İBRAHİM/7 - Eğer inkâr ederseniz, şüphe yok ki Allah'ın size ihtiyacı yoktur. Bununla beraber kulları hesabına küfre razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin hesabınıza ona razı olur. Hiçbir günahkar da diğerinin günahını çekecek değildir. Sonra dönüşünüz, Rabbinizedir. O vakit, O size bütün yaptıklarınızı haber verecektir. Çünkü O, bütün kalplerin özünü bilir. ZÜMER/7 - Eğer şükreder ve iman ederseniz Allah size azabı ne yapar? Allah, şükredenlerin mükafatını veren ve her şeyi bilendir. NİSA/147İnsana herşeyi öğretendir​- Eğer bir korku hâlindeyseniz, yaya veya binekli olarak giderken kılın, korkudan emin olduğunuz zaman da böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde Allah'ı zikredin namazlarınızı yine her zamanki gibi huşû ile kılın. BAKARA/239 - Ve Âdem'e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları meleklere gösterip "Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin." dedi. - Dediler ki "Yücesin sen ya Rab!. Bizim, senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz sen bilensin, hakîmsin". BAKARA/31-32 - Eğer Allah'ın sana lütuf ve merhameti olmasaydı, onlardan bir güruh seni sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitab Kur'anı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın sana olan lütfu büyüktür. NİSA/113Şifa verendir​- Biz Kur'ân'dan, iman edenler için bir şifa ve rahmet kaynağı olan âyetler indiriyoruz. Zalimlerin de ancak zararını artırır. İSRA/82 - Ey insanlar! Size Rabbinizden bir öğüt, gönüller derdine bir şifa, müminlere bir hidayet ve rahmet geldi. YUNUS/57Rızık verendir​- Yeryüzünde rızkı Allah'a ait olmayan hiçbir canlı yoktur. O, onların karar kıldıkları yerleri de, emaneten durdukları yerleri de bilir. Onların hepsi apaçık bir kitaptadır. HUD/6 - Çünkü Allah, kendilerine işledikleri amellerin en güzeli ile ecir verecek, lütfundan fazlasını da bahşedecektir ve Allah, dilediğine hesapsız rızık verir. NUR/38 - Eğer Allah rızkı kullarına bol bol verseydi, mutlaka yeryüzünde azgınlık ederlerdi. Fakat O dilediğini belli bir ölçüye göre indiriyor. Şüphesiz ki O, kullarından haberdardır, onları hakkıyla görür. ŞURA/27 - Allah, dilediği kimseye rızkı genişletir de, daraltır da. Onlar ise dünya hayatı ile ferahlanmaktalar. Oysa düna hayatı ahiret hayatının yanında bir yol azığından ibarettir. RA'D/26Güldüren ve ağlatandır​- Doğrusu güldüren de ağlatan da O'dur. NECM/43Can veren ve alandır​- İşte bundan dolayı, o sığırın bir parçası ile o ölüye vurun, dedik. Allah ölüleri işte böyle diriltir ve size âyetlerini gösterir, belki aklınızı başınıza toplarsınız. BAKARA/73 - Sizi geceleyin ölü gibi uyutan, gündüzün ne yaptıklarınızı bilen, sonra ölüm ânı gelinceye kadar gündüzleri sizi uyandırıp kaldıran O'dur. Sonunda da dönüşünüz ancak O'nadır. Sonra bütün yaptıklarınızı size O haber verecektir. EN'AM/50 - Allah'ı nasıl inkâr edersiniz ki, ölü idiniz sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra yine diriltecek, sonra da döndürülüp ona götürüleceksiniz. BAKARA/28Ölüleri diriltendir​- Sûr'a üfürülmüştür, bir de ne baksınlar kabirlerinden Rablerine doğru akın ediyorlar. YASİN/51 - Sonra bir aleka embriyon oldu da Rabbi onu biçime koydu, sonra şekil verdi. - Ondan da iki cinsi; erkek ve dişiyi var etti. - Peki, bunu yapanın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? KIYAMET/38-40 - Kıyamet ise şüphesiz gelecek ve muhakkak ki Allah bütün kabirlerde olan kimseleri tekrar diriltecektir. HAC/7 - Gözleri düşkün düşkün zelil ve hakir kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler. - O çağırana koşarak, kâfirler "Bu çetin bir gündür." derler. KAMER/7-8Hesabı çabuk görendir​- Küfredenlere gelince, onların amelleri, ıssız çöllerdeki serap gibidir ki, susayan onu su zanneder, nihayet ona vardığında orada herhangi bir şey bulamamış, üstelik yanıbaşında da inanmadığı, kendisinden sakınmadığı Allah'ı bulmuştur. Allah ise onun hesabını tastamam görmüştür. Allah hesabı çok çabuk görür. NUR/39 - Görmüyorlar mı ki, biz yeri etrafından eksiltip duruyoruz. Allah öyle hükmeder ki, O'nun hükmünü engelleyecek kimse yoktur. O çok hızlı hesap görür. RA'D/41 - Sonra da gerçek Mevlâlarına döndürülürler. Dikkatli olun, hüküm ancak O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir. EN'AM/62 - Doğrusu Allah katında din, İslâm'dır; o kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki taşkınlık ve ihtirastan dolayıdır. Her kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse iyi bilsin ki, Allah hesabı çabuk görendir. AL-İ İMRAN/19Vaadi hak olandır​- Bir de senden acele azab istiyorlar. Elbette Allah sözünden caymaz. Bununla beraber Rabbinin katında birgün, sizin sayacaklarınızdan bin sene gibidir. HAC/47 - Allah, müminlerden, canlarını ve mallarını, kendilerine cennet vermek üzere satın almıştır Allah yolunda çarpışacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, İncil'de de Kur'ân'da da Allah'ın kendi üzerine yüklendiği bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardır? O halde yaptığınız alış-veriş ahdinden dolayı size müjdeler olsun! Ve işte o büyük kurtuluş budur. TEVBE/111 - Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır. Bu, Allah'ın gerçek bir vaadidir. O, çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. LOKMAN/9 - O cennet, Rahmân olan Allahın kullarına görmedikleri halde vadettiği "Adn" cennetleridir. Şüphesiz O'nun vaadi mutlaka yerini bulacaktır. MERYEM/61 - Bir Kur'ân ki, onunla dağlar yürütülse veya onunla yer parçalansa veya onunla ölüler konuşturulsa o yine bu Kur'an olurdu. Fakat emir bütünüyle Allah'ındır. İman edenler, kâfirlerden ümit kesip daha anlamadılar mı ki, Allah dileseydi, elbette insanların hepsine toptan hidayet buyururdu. O küfürde direnenlerin kendi sanatlarıyla başlarına musibet inip duracak, ya da yurtlarının yakınına konacak. Nihayet Allah'ın vaadi gelecek. Muhakkak ki, Allah vaad ettiği zamanı şaşırmaz. RA'D/31Uyarıp korkutandır​- Bu Kur'ân, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir. İBRAHİM/52 - O apaçık Kitab'a andolsun ki biz onu gerçekten mübarek bir gecede indirdik. Çünkü biz onunla insanları uyarmaktayız. DUHAN/2-3 - Onu dosdoğru bir kitap olarak indirdi ki katından gelecek şiddetli azaba karşı insanları uyarsın ve yararlı işler yapan müminlere kendileri için güzel bir mükafat bulunduğunu müjdelesin. KEHF/2 - İşte böylece biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açıkladık ki belki sakınırlar, yahut onlara bir ibret ve uyanış verir. TAHA/113Hidayette olanı ve doğru yoldan sapanı en iyi bilendir​- Allah, elbette O'na gönülden iman edenleri de, iki yüzlüleri de bilir. ANKEBUT/11 - De ki "Herkes bulunduğu hal ve niyetine göre iş yapar. Bu durumda kimin en doğru yolda olduğunu Rabbiniz daha iyi bilir." İSRA/84 - İşte onların ilimden erişebilecekleri son sınır budur. Şüphesiz, Rabbin, yolundan sapanı da iyi bilir; O, hidayette olanı da iyi bilir. NECM/30Dine yardım edenlere dünyada ve ahirette yardım edendir​- Ey iman edenler! Eğer siz Allah'ın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar MUHAMMED/7 - Onlar "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden başka bir sebep olmaksızın haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Eğer Allah insanların bir kısmını bir kısmı ile defetmeseydi manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın adı çok anılan mescidler elbette yıkılırdı. Şüphesiz Allah kendi dini ne yardım edene yardım edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, çok izetlidir her şeye galiptir. HAC/40 - Biz peygamberimize ve inananlara hem dünya hayatında hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde kıyamette elbette yardım ederiz. MÜ'MİN/51

kuranı kerimde allah ın varlığı ile ilgili ayetler